30 Ocak 2017 Pazartesi

TATLIYI DÜŞÜNMEDEN DÜŞÜNMEMEYİ DÜŞÜNMEK

Sigarayı bırakmaya kararlıyızdır ve sigarayı asla düşünmemeye çalışırız. Tatlıdan uzak durmalıyızdır ve tatlıyı hiç düşünmemeye uğraşırız. Bizi çok kızdırmıştır ve bütün benliğimizle onu düşünmemeye çabalarız.
Bizi kızdıran, durduran, yüzümüzü solduran ne varsa bir yandan onu düşünmemeye çalışırız bir yandan da sürekli olarak onu sayıklarız. Peki bu işin içinden acaba nasıl çıkarız?


























Gelin bu durumu çok daha iyi anlayabilmek için basitten bile basit bir oyun oynayalım. Oyu basit ama sizi bekleyen görev belki de dünyanın en zor görevi. 
Oyunu başlatıyorum. Oyundaki göreviniz şu, kutup ayısını düşünmemek. Evet, kutup ayısını düşünmeyin. Kutup ayısını düşünmeyin. Düşünmeyin. Hala düşünüyorsunuz. Unutun kutup ayısını. Başarabildiniz mi? Kutup ayısını düşünmeden kaç saniye geçirebildiniz?

İşte böyle; düşünmeyi istemediğimiz her durumda kendimizi daha da düşünce denizinde çok daha derinlere dalmış bulabilirsiniz. Buna kutup ayısı etkisi denir. Buna benzer bir araştırmada çikolata yemekle ilgili bir deney yapılmış.
Erskine ve Georgiou’nun yaptığı çalışmada katılımcılar 3 gruba ayırılmış. Deneye katılan birinci gruptakilerden çikolata düşünmeleri, ikinci gruptakilerden çikolata düşünmemeleri istenirken, üçüncü gruptakilerden ise herhangi bir şey istenmemiş. Bütün gruplara, düşüncelerini not etmeleri söylenmiş. Deneyin bir sonraki adımında da masaya getirilen birçok çikolatanın tadını değerlendirmeleri beklenmiş. Deneyin bu kısmı asıl dikkat çeken kısım. Deneklerin, değerlendirme için ne kadar miktarda çikolata yediğini tahmin edebiliyor musunuz?
Bir düşünceyi bastırma çabası, o düşünceyle zihnin daha fazla meşgul olmasına neden olmuş. Burada oluşan şey aslında bir eko etkisi. Şimdi biz yine o tatlı mı tatlı kutup ayısına dönelim. Kutup ayısını hayatımızdan çıkarmak istiyorsak, kendimize sürekli olarak ‘onu hayatından çıkart’, ‘onu bir daha görme’, ‘onu düşünme’ deyip durmayı bırakmalıyız.


Çikolata düşünmeleri istenen grubun daha fazla çikolata yediği gözlemlenmiş.
Sigarayı bırakmak için uygulanan bazı yöntemlerde olduğu gibi o süreçte içilen sigara miktarını günlük olarak not almak, içilen sigara sayısının git gide azalmasını sağlasa ve hatta sonunda sigara bırakılsa bile bu çok uzun sürmez, kişi sigara içmeye yeniden başlar. Zihin çok uzun süre sigara içmekle meşgul edilmiştir, bu istek bastırılmaya çalışılmıştır ve ne yazık ki sonra yanlış davranış eko etkisiyle yeniden yaşanmaya başlanmıştır. Çok ilginçtir ki sigara içmemeyi düşünmeyi bıraktıklarında, içtikleri sigara sayısı gerçekten azalmıştır.
Yani eğer tatlıyı hayatımızdan çıkarmak istiyorsak, kendimize sürekli ‘tatlı yememeliyim’ demek yerine, ‘ben artık sağlıklı şeyler yiyorum’ dememiz çok daha doğru. 

Böylelikle zihnimiz sürekli bu davranışı bastırmaya uğraşmaz, dolayısıyla eko etkisi yaratmaz hem de tatlı ile aramıza mesafe koymamız ve giderek o mesafeyi daha da açmamız kolaylaşır.


Sevgi ve iyilikle...

SU İÇEREK ZAYIFLIYORUM

Su, yaşam için bütün besinlerden daha öncelikli. Besin almadan günlerce yaşabiliriz fakat susuz sadece birkaç gün hayatta kalabiliriz. İnsan vücudundaki karbonhidratların ve yağın tümünü, proteinlerin yarısını, vücut suyunun ise %10’unu yitirdiğinde yaşamı tehlikeye girer. Vücut suyunun %20 oranında eksilmesi ölümle sonuçlanır. Su; besinlerin sindirilmesini, emilmesini, taşınmasını, metabolizmamızın çalışması ve artık maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar. Vücudumuzdaki dokuların, hücrelerin, organların düzenli çalışması su sayesinde olur.
Suyu nasıl ve ne kadar tükettiğimiz, kilomuzu da yakından etkilen bir ayrıntıdır. Fazla kilolarımızdan kurtulup ideal vücut ağırlığımıza ulaşmak için beslenme alışkınlıklarınızı ve yaşam tarzınızı değiştirin, sporu yaşam tarzınız haline dönüştürün ve yüksek ph’lı doğal mineralli su tüketin.
























ZAYIFLAMAK İSTİYORSAK YÜKSEK PH’LI VE DOĞAL MİNERALLİ SU İLE YAKIN DOST OLAMALIYIZ

  • Fazla kilolarınızdan kurtulma sürecinde metabolizmanızı hızlandırır.
  • Yemekten yarım saat önce içilen 1 veya 2 bardak doğal mineralli ve ph değeri yüksek su tokluk hissi yaratıp besin alımınızı azaltır.
  • Spor öncesinde, sırasında ve sonrasında içeceğimiz doğal mineralli ph değeri yüksek su, ter yoluyla kaybettiğiniz mineralleri yerine koymamızı ve yoğun  egzersiz ile oluşan asidik ortamın alkali hale gelmesini sağlar.
  • Düşük sodyumlu doğal mineralli su, özellikle mevsim geçişlerinde sık rastlanan ödemin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar.
  • Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığı önler. Yüksek ph’lı su tüketimi asidik artıkların nötralize edilmesini sağlar.

NE ZAMAN VE NE KADAR SU İÇMELİYİZ
Suyu ne zaman içtiğiniz önemli değil. Canınız su içmeyi istemeden, susamayı beklemeden su için. Su içmek için doğru zaman yoktur. Dikkat edilmesi gereken, nasıl bir su içtiğinizdir. Temiz ve kaliteli su içmek önemli. Kaybettiğiniz mineralleri yerine koymak ve vücudumuzun ph dengesini korumak için doğal mineralli ve yüksek ph’lı su için. 
Fiziksel aktivitenize ve kilo durumunuza bağlı olmakla birlikte ortalama sağlıklı bir kadının günde 10, erkeğin ise 14 bardak su içmesi önerilir. Bu sayı yaz günleri için elbette daha fazla olabilir.

SU GÜNLÜĞÜ
Kendinize ne zaman su içtiğinizi sorun. Eğer cevabınızı hatırlayamıyorsanız hemen bir su günlüğü hazırlayın. Böylece bir gün içinde ne kadar su tükettiğinizin farkında olacaksınız. Eğer yeteri kadar su tüketmediğinizi fark ettiyseniz hemen önleminizi alın ve yaşam tarzınızda küçük değişikler yapın.

KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLER BÜYÜK KAZANIMLAR
Yemekten yarım saat önce su içmeyi alışkanlık haline getirin. Size su içmenizi hatırlatması için su şişenizi yatağınızın baş ucuna koyun. Çalışma masanızda mutlaka su şişeniz olsun. Size ait bir su şişeniz olursa, gün içinde ne kadar su içtiğinizi ölçebilirsiniz.
Yemek sırasında sofrada mutlaka su bardağınız olsun. Yemekle birlikte kola gibi asitli içecekler yerine su için. Kola ya da kahve gibi içecekler asla suyun yerini tutmaz, onlar su değil ve onlar asla su yerine tüketilmemeli. Üstelik de içeriklerindeki kafein nedeniyle diüretik etki göstererek aksine vücudumuzun su kaybetmesine neden olurlar.
Su satın alırken etiketini okumayı unutmayın. Sağlığınız için ph değeri yüksek ve doğal mineralli suyu tercih edin.


İyilik ve sevgiyle...

MENOPOZ BESLENMESİ

MENOPOZ KAPIYI ÇALINCA

Menopoz, ‘kadının doğurganlığının kaybolduğu’ dönem olarak tanımlanır. Menopoza girme yaşı 45-55 arası değişir. Menopoz döneminde meydana gelen değişiklikler kadının hayatını olumsuz yönde etkileyebilir, birçok hastalığının ortaya çıkmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir. Kadınların menopozu kabullenmesi, bu dönem hakkında bilgi sahibi olması ve menopozu bir hastalık olarak görmemeyi öğrenmesi tahmin edebileceğinin çok ötesinde olumlu bir etkiye sahip.
Menopoz döneminde, fiziksel ve psikolojik olmak üzere kadında çeşitli semptomlar görülür; sıcak basması, yorgunluk, baş ağrısı, uykusuzluk, anksiyete vb.
























Menopoz yalnız gelmez 
Şişmanlığı da getirir
Menopoz öncesi dönemde enerji metabolizması menstüral döngüden etkilenir. Bu nedenle menopoz sonrası döneme göre menopoz öncesi dönemde metabolik hız daha fazladır. Menopoz sonrası dönemde enerji harcaması azalır. Ayrıca yaş ilerledikçe,  yağsız vücut kitlesinin yağ kütlesine oranı da azalır. Buna bağlı olarak bazal metabolik hız da azalır. Dahası vücut yağ dağılımında değişiklik görülür. Sonuç; karın bölgesinde yağlanma artışı kaçınılmazdır.
Oysa siz bundan kaçınabilirsiniz. Menopozla gelen şişmanlık, bol egzersiz ve iyi bir beslenme ile ardına bakmadan gidebilir. Menopoz dönemini sorunsuz geçirebilmek için fiziksel aktivite ve beslenme alışkanlıkların düzenlenmesi büyük önem taşır.

Kalp Damar Hastalıklarına ve Osteoporoza Dikkat
Kadınlarda östrojen hormonuna bağlı olarak kalp damar hastalıkları riski erkeklere oranla daha düşük. Östrojen hormonu kötü kolesterol olarak bilinen LDL kolesterolü düşürür, iyi kolesterol olarak bilinen iyi kolesterolü yükseltir fakat menopoz döneminde östrojen hormonundaki azalmaya ve vücut yağ oranındaki artışa bağlı olarak LDL seviyesi artar, HDL seviyesinde ise azalır.
Menopoz döneminin bir başka etkisi de kadınlarda idrarla kalsiyum atımında artış, kalsiyumun bağırsaklardan geri emilmesinde azalma olması. Bu nedenlere ek olarak eğer diyette yeterli kalsiyum alınmıyorsa, kemiklerde zayıflama ve kemik kırılmalarıyla karakterize olan osteoporoz hastalığı gelişebilir.

Menopoz döneminde nasıl beslenmeliyim
Bu dönemde ideal vücut ağırlığında olmanız çok önemli. Bu nedenle eğer fazla kilonuz varsa zayıflamalı, zayıfsanız ideal vücut ağırlığınıza ulaşmalısınız. Menopoz döneminde östrojen seviyesi düşer çünkü. Hal böyle olunca vücut da yağ dokusundaki östrojeni kullanır.

Kalsiyum gereksinimi artar. Bu nedenle günlük 3-4 porsiyon süt - yoğurt tüketilmesi önemli. 1 porsiyon, 1 su bardağı süt ve yoğurda eşit. Ayrıca kuru baklagiller, fındık, kuru incir de kalsiyum içerir. Kafeinli içecek ve alkol tüketimini azaltmak çok önemli. Kafein, sık idrara çıkmaya neden olduğu için sıvı ihtiyacını arttırır. Ayrıca aşırı kafein kemik yıkımını arttırdığından, osteoporoz oluşumuna neden olabilir.
Sigara içmeyin. Sigara serum östrojen düzeyini düşürür ve kalp damar hastalıkları riskini artırır.
Tuz tüketimini azaltın. Tuz tüketiminin yüksek olması, ödem şikayetinin artmasına ve  idrarla kalsiyum atımına neden olur.
Bu dönemde osteoporoz riski yüksektir. Bu nedenle aşırı protein tüketiminden uzak durmaya çalışın çünkü aşırı protein tüketimi kalsiyum atımını artırır.
Beslenmenizde hayvansal yağların ve margarinlerin tüketimi azaltın. Balık çoklu doymamış yağ asitleri (özellikle omega3 yağ asitleri) içeriği nedeniyle, haftada en az iki kez balık tüketmeye çalışın.
Şeker ve şekerli besinler yerine posalı besinler tüketin. Sebze ve meyve tüketimi çok önemli. Sebze ve meyvelerin yağ oranı çok düşük. Ayrıca sebze ve meyve tüketiminin kemik mineral yoğunluğunu koruyucu etkisi de var.
Menopozdan önceki döneme göre daha fazla hareketli olun. Daha çok yürüyün. Mutlaka spor yapın. En azından her gün 30 dakika bile olsa spora zaman ayırmak için çok kararlı olun.

Sağlıkla ve iyilikle kalın.


METABOLİZMANIZI REVİZE EDİN

Araştırmalar; bazı gıdaların, uyku düzeninin ve size en uygun diyetin daha etkili kilo kaybı için metabolizmanızı nasıl değiştirebildiğini gayet net açıklıyor.


























Metabolizma, içtiğimiz ve yediğimiz besinleri enerjiye dönüştüren sisteme deniyor. Metabolizmamız yani bu sistem hızlanabiliyor ve yavaşlayabiliyor. Bu hızlanma ve yavaşlama elbette kendi kendine ya da metabolizmamızın gönlüne göre olmuyor. Bizim günlük alışkanlıklarımız ya da bazı çok faydalı şeylere bir türlü alışamayışlarımız belirliyor bunu.
Peki gerçekten işe yarayacağını bilsek, buna emin olsak, bütün kalbimizle inansak, metabolizmamızı hızlandırıcı bir etki yaratmayı başarmak yine de o kadar zor olur mu?
Olmaz. Hatta bir süre sonra bütün bunlardan keyif almaya bile başlarsınız.
Vücudunuzu iyi besinlerle ödüllendirmeye, metabolizmanızı hızlandırarak yağ yakmaya hazır mısınız?
Kendinize bu iyiliği yapmalı ve metabolizmanızı revize etmelisiniz. 
Gözünüzde büyütmeyin. Zor olduğunu düşünmeyin. Ayrıca bunu sizin için sizden başka kimse yapamaz, lütfen daha fazla ertelemeyin.

Yağ tüketin
Bitter çikolata, avokado, zeytinyağı, hindistan cevizi yağı, ceviz, keten tohumu, somon, zeytin, soya fasulyesi sağlıklı yağ içerir.
Her üç dört saatte bir sağlıklı bir şeyler yiyin
Üç dört saat aralıklarla yemek yemek, metabolizmanıza düzenli çalışma emri göndermenize ve bu sayede yağ yakmanıza yardımcı olabilir.
Günde 2-3 litre su için
Yarım litre su içtikten sonra, metabolizma 10 dakika içinde %30 hızlanır ve yaklaşık 40 dakika sonra maksimum bir artışa ulaşır. Bunu günde beş altı kez tekrarlamak çok işe yarar.
Her gün 8 saat uyuyun
Uyku, vücudun bütün gün en iyi şekilde performans göstermesine yardımcı olur. Uyku yoksunluğu, hem metabolizmanızı yavaşlatmaya hem de daha az enerji kullanmaya neden olur çünkü vücudunuz o enerjiye ihtiyacınız olacağını düşündürür ve harcamak istemez.
Kısıtlayıcı diyetlerden kaçının
Kilonuza göre bu tutar değişecektir ama ortalama olarak günde 1350-1500 kalorinin altındaki diyetlerden kaçının.
Beslenme programınıza bunları dahil edin

Ahududu, somon, yeşil çay, avokado, biber, rezene çayı, keten tohumu, karpuz, ceviz, badem, elma, soya fasulyesi, maydanoz, biberiye...

Sağlık ve iyilikle kalın.

DİYET YAPMIYORUM SAĞLIKLI BESLENİYORUM


Diyet sözcüğü ne ifade ediyor diye sorsanız çoğu kişiden alacağınız cevap ‘aç kalmak, lezzetli yiyeceklerden uzak durmak ve bir kibrit kutusu kadar peynir tüketmek’ olur. Kilolarından kurtulmak isteyen kişiler, bunun çok kısa sürede olmasını ister. Bu nedenle de mucizevi bir yiyecek veya mucizevi bir diyet listesi arar. Siz asla böyle bir şey yapmazsınız biliyoruz ama o kişiler internetten, arkadaştan, bir dosttan, akrabadan, daha dün tanışılan birisinden bu mucizeyi vaat eden bir ‘diyet listesi’ bulur. Diyetisyen tarafından planlanmamış, porsiyon ölçüleri çok çok küçük ve bazı besinleri kesinlikle içermeyen ama kesinlikle kısa sürede kilo vermeyi sağlayan diyet listeleridir bunlar. Sonuçta sağlıksız, aç kalarak ve mutsuz olarak kısa sürede hızla kilo verilir. Fazla uzun sürmez, sürdürülemez ve diyet bırakılır hatta diyet öncesi tüketilen miktarlardan daha fazlası tüketilmeye başlanır.
























Sizi kısa sürede, sağlıklı bir şekilde ideal kilonuza kavuşturacak mucizevi bir yiyecek ve mucizevi bir diyet yok, bunu kabul etmeniz en iyisi olur. Kilo sorunu olan birisi öncelikle şişmanlığını kabul etmeli ve bu durumun kontrol edilebilir bir sağlık sorunu olduğunu bilmeli. Kısa sürede hızlı kilo vermek yerine, uzun sürede kalıcı kilo vermek önemli. Bunun için yapılması gereken şey ise yaşam tarzının ve beslenme alışkanlıklarının doğru belirlenmesi, kademeli olarak yanlışların düzeltilmesi, besin tiplerinin ve miktarlarının kontrol altına alınması. Kısacası dönemsel diyet yapmak yerine sağlıklı ve dengeli beslenmeyi bir yaşam tarzı haline dönüştürmek en güzeli, en doğrusu, en sağlıklısı.

Sağlıklı Besleniyorum ve Kilo Veriyorum

Sağlıklı, dengeli, lezzetli bir kahvaltı ile güne başlıyorum. Kahvaltılarım için yumurtalarımı güvendiğim yerden alıyorum ve sabahları güzelce yumurta yiyorum. 


  • Tereyağı da yiyorum, zeytinyağı da yiyorum, avokado da yiyorum. Hepsi sağlıklı hepsi leziz. Miktarına dikkat ediyorum, öğünlerime lezzet katıyorum.
  • Bazen karabuğday, bazen tambuğday, bazen karışık tahıllı un alıp ekmeğimi kendim yapıyorum ve öğünlerime 1 dilim ekmek ekliyorum. Ya da ekmek yerine kepekli pirinçten pirinç pilavı, siyez bulgurundan sebzeli pilav ile öğünlerimi zenginleştiriyorum.
  • Haftanın 1 günü mevsime uygun balık tüketiyorum. Yanına da Tham bahçesinden topladığım yeşilliklerden bir salata. Balık sonrası tatlı isteğimi engellemek için mutlaka haşlanmış brokoli...
  • Kendi yoğurdumu kendim yapıyorum. Ara öğünlerde yoğurduma mevsim meyveleri de ekliyorum ama tabii yetiştirilirken bin bir çeşit ilaç boca edilmemiş meyveleri almaya çalışıyorum.
  • Şehir hayatında ne kadar uzak kalınabilirse elimden geleni yapıyor hatta bunun için ekstra çaba sarf ediyorum ve paketli ürünleri tüketmemeye çalışıyorum. Mutlaka etiket okuyorum.
  • Tatlı istediğimde, kahvemin yanına 2 parça %70 kakaolu çikolata alıp sohbetlerime uzun uzadıya keyif katıyorum.
  • Tuzu soframa asla koymam. Yemek piştikten sonra Çankırı tuzundan biraz koyarak hem yemeğime lezzet hem de sağlığıma sağlık ekliyorum.
  • Su içmek için susamayı beklemiyorum. Her daim masamda duran, gözüme ve mideme hitap eden, mevsim meyveleri ile tatlandırılmış sular olur ve bol bol içerim.
  • Elimde su, kulağımda sevdiğim şarkılar, zihnimde güzel hayaller, haftanın 3 günü 1 saat herkesten uzaklaşıp açık havada yürürüm. Sadece kendim için, sadece bedenim için.

Sağlıkla ve iyilikle,    
                                                                     




24 Ocak 2017 Salı

REGL DÖNEMİNDE NASIL BESLENİYORUM

Her kadının kendisini yorgun, üzgün, sinirli hissettiği zor bir dönemdir. Vücudunuzda şişlikler oluşur. Kendinizi her zamankinden daha kilolu ve ruhunuzu da her zamankinden daha yorgun hissedersiniz. Etrafınızdaki herkes tarafından koşulsuz şartsız ve hatta kendinizi anlatmak zorunda kalmadan anlaşılmayı istersiniz. Vücudunuzun bu çılgınlığa bir son vermesini ve bir an önce normal haline dönmesini beklersiniz.

























Bu dönemde beslenmenizde yapacağınız hatalar sizi daha da zor bir duruma sokabilir. Regl döneminde vücudunuzun sizden ne istediğini bilirseniz, bu dönemi daha rahat geçirebilirsiniz.

Olmaz Olası Şişkinlik ve Ödem

Regl döneminin en delirtici etkilerinden biri olan kilo alımı, yağ yüzdenin artmasından değil vücudundaki hormon dengelerinin değişmesi nedeniyle vücudunda su birikmesinden kaynaklanır.
Bu durumda;

  • Mutlaka bol bol su tüketin.
  • Fazla suyun vücudunuzdan atılmasına yardımcı olması için potasyumu yüksek maydanoz, yeşil yapraklı sebzeler ve adaçayı, tarçın, karanfil gibi bitki çaylarını tercih edin.
  • Tuz tüketimini azaltın hatta hiç tuz tüketmemeye çalışın, tuz oranı yüksek yiyeceklerden uzak durun.
  • Alkol, çay, kahve ve asitli içeceklere hiç yaklaşmamaya çalışın. 


Ah O Tatlı Krizleri

Hormon dengemizin bozulması ve kan şekerimizdeki dalgalanmalar bizim tatlı krizleri yaşamamıza neden olur.
Bu durumda;

  • İlk tercihiniz, içerisine mevsim meyveleri eklediğiniz meyveli bir su olabilir.
  • Miktar kontrolünü yapmak koşulu ile yoğurtlu bir granola tüketebilirsiniz.
  • Elmayı fırınlayıp sonra üzerine tarçın serperek kendinize leziz bir ara öğün yapabilirsiniz.
  • Ara öğün olarak %70 kakaolu bir iki parça bir çikolata sizi mutlu edebilir.
  • Bu dönemde magnezyum seviyemiz azalır. Regl günlerinde magnezyum içeren besinleri diyetine ekleyebilirsiniz. Örneğin bir öğle öğününde mercimekli salata ve ayran, ara öğünde 8-10 adet badem, akşam yemeğinde de ızgara yağsız bir et ve haşlanmış brokoli yerseniz, diyetinizi magnezyum kaynaklarıyla desteklemiş olursunuz.
  • Brokoli, kabak ve lahana, şekerli şeyler yemek istediğin zaman ilk tercih edeceğiniz sebzeler olsun. Ruhsal açlığınızı değil belki ama fizyolojik açlığınızı giderir.
  • Sinir sisteminize destek olması için B vitamininden zengin besinleri tüketmeye özen gösterin. Ara öğünlerde yağlı tohumlar ve kuru meyveler, yemeklerde ise bol yeşil yapraklı mevsim sebzeleri hem B vitamini açısından destekler hem de kilo kontrolüne yardımcı olur.
  • Stres ve gerginlik bu dönemde özellikle çevremizi olumsuz etkiler Bu dönem ve her dönemde kendimizi daha iyi hissetmek, her daim gülümsemek için yoga ve nefes çalışmalarını, açık havada yürüyüşleri tavsiye ederiz.

ADIM PALM YAĞI - Her şey doğru bir ben miyim yanlış ?

Onun adını şimdilerde duyuyoruz ama aslında hepimiz çok uzun yıllardır onunla yaşıyoruz. Markete gidip kendinize veya çocuğunuza aldığınız her şeyin içinde Palm yağı var. Palm yağı, o renkli jelatinlerin üzerini okuyamamanız için minicik harflerle yazılmış içerik kısmında 30 yıldır duruyor aslında çünkü ucuz ve verimi yüksek.

Yıllardır uzmanlar etiket okumanın öneminden, paketli hazır gıdaların içerisine eklenen ve hücre yapımızı, genetiğimizi olumsuz etkileyen binlerce gıda katkı maddesinden, koruyuculardan, renk vericilerden, farklı isimlerle yazılmış şeker ya da şeker yerine geçen tatlandırıcılardan, onların zararlarından bahsediyor.




























Peki bunların hepsi doğru da bir tek Palm yağı mı suçlu?

Aslında her gün, her an tükettiğimiz paketli gıda markalarının tek isteği, bütün çabası, öncelikli hedefi maliyeti düşürüp kârı arttırmak. Bu gıda markalarının insan sağlığını önemsediğini söyleyebilmek için, hiç ürün etiketi okumamak gerek. Palm yağı ucuz. Yanma derecesi yüksek ve bu nedenle de kullanım süresi daha uzun. Hal böyle olunca, Palm yağı sadece ürün içeriklerinde değil kızartılmış ürün servisi yapan restoran zincirlerinde de sıklıkla kullanılıyor. Ne yani, o koskoca markalar bizim için günde 5 kere yağ değiştirecek ve hatta yağa biraz daha fazla para ödeyecek değil ya :)

‘Markete girdiğinizde paketli ürünlere değil manav bölümündeki sebze ve meyveye yönelin’ demeyi çok isterdim ama manav raflarına gelen zirai ilaç boca edilmiş ve C vitamini içeriği aslında hiç olmayan bir portakal yiyin de diyemeyeceğim. Tavsiyem, gerçekten üretimine güvendiğiniz, sağlığınıza değer verdiğine inandığınız üreticilerden besinlerinizi temin etmeniz.Palm yağının her alanda bu kadar çok kullanımının olumsuz etkilerini sadece biz yaşamıyoruz aslında. Palm yağının büyük bir kısmı Endonezya ve Malezya’da üretiliyor. Palm yağı üretiminin yarattığı bir başka büyük endişe de Endonezya’daki yağmur ormanlarının yok olması ve yağmur ormanlarında yaşayan orangutanlar başta olmak üzere bir çok canlı türünün yaşam alanlarının ellerinden alınıyor olduğunun düşünülmesi. İnsanoğlu daha fazla kâr elde edebilmek için kendi sağlığını, bir çok canlı türünü, oksijenini ve dünyanın sağlıklı geleceğini yok etmekten çekinmiyor.


Dünyaya iyilik dilemek, vücut ve ruh sağlığımıza da iyi gelir.


KESTANE UNUNDAN GLUTENSİZ KREP

Kestane ununu bir kaba ekleyerek, üzerine süt ilave edin. Bu karışımı pürüzsüz bir kıvama gelene kadar çırpın. Yumurta ile erimiş tereyağını başka bir kapta çırpıp, unlu karışıma ekleyerek, pürüzsüz bir kıvama gelene kadar çırpmaya devam edin.
































Krep tavanıza bir kez zeytin yağı damlattıktan sonra, krep hamurundan bir küçük kepçe dökün ve her iki tarafını da pişirdikten sonra arasına lor peyniri, ıspanak ya da tercihinize göre maydanoz ve ya avokado dilimleri ekleyebilirsiniz. Aynı zamanda kestane unu gluten içermediği için bu tarif gluten hassasiyeti olanlar için önerdiğimiz bir tariftir.  

İçerdiği avokado; vitamin, mineral, omega 3 ve lif içeriğinden dolayı kalp hastalıklarına ve kansere iyi gelerek, depresyon riskini azaltmaktadır. Krebimizdeki peynir içeriği de özellikle sabah tüketildiğinde protein açısından doyurucu bir besin kaynağı olduğundan uzun süre tokluk hissi vermektedir. Ayrıca lor peyniri diğer peynirlere kıyasla yağ içeriği açısından az ama protein açısından zengindir.

Afiyet Olsun :)