21 Haziran 2017 Çarşamba

YAZ AYLARINDA BESLENME


NİYETİNİZ MUTLU BİR YAZ GEÇİRMEKSE
DİYETİNİZ DE MUTLULUK DOLU OLSUN

Herkesin diyeti kendine. Herkesin diyeti biricik. Herkesin diyeti özel. Herkesin diyeti kendine güzel. Yaz boyunca mayonun içinde daha iyi görünmek için yapılan yanlış, hızlandırılmış, içine sağlıklı sızma yağlar yerine sağlıksız zorlamalar sızdırılmış diyetlere biz hiç sıcak bakmıyoruz malum.

Madem ki sıcak havalar geldi
O zaman sular da gelsin
Yaz mevsiminde doğru beslenmenin en önemli başlıklarından biri de su. Sıcakların etkisini göstermeye başladığı bu günlerde su içmeyi ihmal etmeyin. Yaz mevsiminde sıcakların da etkisiyle vücuttan suyla beraber sodyum, potasyum gibi mineraller de atıldığından, çeşitli sağlık problemleri de görülebilir. Vücudunuzun suyunu eksik etmeyin.






Spor olsun diye değil spor faydalı olsun diye su
Yaz aylarında egzersiz yaparken kışa göre daha fazla sıvı kaybı yaşayacağımız için egzersize başlamadan 15 dakika önce bir ya da 1 buçuk bardak, egzersiz sırasında ise on beş dakikada bir yarım bardak su içmenizi öneriyorum. Kilo vermeyi sağlamak ve tabii daha fazla yemek yemeği engellemek için de su tüketmek gerekiyor. Bol bol su içmenin yararı bu kadar değil. Kadınların en büyük problemlerinden biri olan kabızlığı önlemek, vücutta oluşan ödemi ve kilo vermenin neden olabileceği sarkmaları engellemek için de bol su içmeye çaba gösterin.
Günlük önerilen su miktarı kadınlar için 10, erkekler için 14 bardak. Kola, gazoz gibi gazlı içecekler vücuttan su atımına neden olduğu için asla, hiç bir şekilde, kesinlikle su yerine geçmez. Zaten bu tür içecekleri hiç tüketmeseniz kendinize büyük iyilik edersiniz.

Yaz dondurmasız geçer mi
Kendini seven başka tatlı seçer mi
Yaz aylarının vazgeçilmez tatlılısı dondurma, diğer tatlılardan daha hafif ve üstelik de besin değeri açısından zengin. 100 gr sade dondurma, yaklaşık bir büyük su bardağı sütün içerdiği kalsiyumu sağlıyor. Tabii bunu söyledim diye her çeşit dondurmayı yemeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Meyveli ve sütlü dondurmaları tercih etmenizi, çikolata ve fındık soslu dondurmalara yan gözle dahi bakmamanızı öneririm. Kilo problemi olan kişilerin haftada 2 defa dondurma yemesinde sakınca yok.

Yaz ve inanılmaz meyveler
Özellikle yaz aylarında yapılan önemli yanlış, ana öğünlerin sadece meyve ile geçiştirilmesi. Unutmayın, fazla meyve de kilo almamıza neden olur. Meyveleri ana yemek olarak değil, ara öğün olarak tüketin ve öğün atlamamaya dikkat edin.

Yaz ve açık büfe tuzakları
Yaz gelince tatil de gelir. Oteller çok önceden alınır, okullar kapanır kapanmaz şehirden hızla uzaklaşılır. Tatilde olmak harika ve hatta hayatın en güzel yanı tatiller ama tatilde bizi yalnızca deniz, kumsal, güneş, eğlence, huzur, çimenler değil tuzaklarla dolu açık büfeler de bekler. Sakin olun. Tatilden dönüşte çok pişman olacağınız şeyler yapmayın. Açık büfenin cazibesine aldanmayın. ‘Nasılsa yüzüyorum, yediklerimi eritiyorum, biraz alsam da veririm” diye düşünmeyin. Bunu sadece kilo meselesi de zannetmeyin.
Cesur olun, kararlı olun ve açık büfelerde kızartmalardan, kavurmalardan, hamurlulardan, şerbetlilerden uzak durun. Izgara, haşlama, buğulama çeşitlerini tercih edin. Salatalarınızda yüksek kalorili sosları kullanmayın. Krema, mayonez, cips, kuruyemiş ile göz göze gelmeyin. Akşam yemeklerinizi geç saatlere bırakmayın. Yatmadan üç saat önce bir şeyler yemeyi bırakın. Dolu bir mide ile yatağa girmeyin.

Yaz ve kuru baklagiller
Posalı besinler midede hacimlerinin yirmi katı kadar şişerek tokluk sağlar. Ayrıca tuvalete gitme sıklığını ve dışkı miktarını artırır. Bu yüzden yaz aylarında da hafta da iki ya da üç kez kuru baklagil tüketmeye çalışın. Buğday ekmeği yerine kepek, çavdar, yulaf ekmeğini; pirinç yerine de bulguru tercih edin. Sebze ve meyveleri kabuklarıyla birlikte tüketmeye çalışın çünkü posa kabukta ve kabuğun hemen altında bulunur.

İyilikle...

13 Nisan 2017 Perşembe

OSTEOPOROZDA BESLENME

OSTEOPOROZ BESLENMESİ EŞİTTİR KALSİYUM VE DOĞAL MİNERALLİ SU

Yediklerimiz ve hiç yemediklerimiz, düşündüklerimiz ve düşünmeyi hiç düşünmediklerimiz, yaptıklarımız ve ne olursa olsun yapmadıklarımız... Vücudumuzun içinde olan biteni belirleyen de tam olarak bunlar.
Yediklerimizi ve düşündüklerimizi değiştirerek vücudumuzdaki neredeyse her şeyi değiştirebileceğimizi çoktandır biliyoruz. O halde neden yapmıyoruz?
Osteoporoz döneminde de süreci esas belirleyen etkenlerin başında beslenme şeklimiz geliyor. Size hiç de zor, zahmetli, karmaşık ve demoralize edici gelmesin; yapmanız ve bilmeniz gerekenler son derece basit. Yeter ki bu dönemde en iyisini yapmaya kararlı olun.

Osteoporoz nedir?
Osteoporoz, toplam kemik kütlesinin azalmasıyla karakterize bir hastalıktır. Kemik kitlesinin azalmasıyla kemikler zayıflar ve normalden çok daha kolay kırılabilir duruma gelir. Gelişmiş ülkelerde en sık görülen kemik hastalığıdır.
Kimlerde görülür?
Genellikle 50 yaşını aşmış ve menopoza girmiş kadınlarda görülür. Menopozdan sonraki dönemde kadınların çoğunda, erkeklerde ise 55 yaş sonrası kemik kütlesinde kayıplar oluşur. Kadınlarda bu oran erkeklere kıyasla daha yüksektir.
Osteoporozun sebepleri nelerdir?
Menopozda östrojen azalması
Yetersiz kalsiyum ve D vitamini alımı
Kalsiyum emiliminin azalması
İdrarla kalsiyum atımının artması
Sigara içmek, aşırı alkol ve kafein kullanmak
Yetersiz fiziksel aktivite, fazla protein alımı

Günde ne kadar kalsiyum almalıyım?
Günlük kalsiyum alımı sağlıklı bir bireyde 1000 mg düzeyinde olmalı. Tabii bu normal koşullar için geçerli. Kadınlarda menopoz sonrası dönemde günde 1500 mg,  adölesanlarda ise günde 1200 mg alınmasını öneriyoruz.

Kalsiyum kaynakları neler?
Kalsiyumun en iyi kaynakları süt ve süt ürünleri. Günde 2 su bardağı süt ve yoğurt tüketmek, günlük kalsiyum gereksiniminin yarısından fazlasını karşılar. Sütün şekeri olan laktozu sindiremeyen yani laktoz intoleransı olan kişilere ya da başka bir nedenle süt ve süt ürünlerini tüketemeyen kişilere ise yüksek kalsiyumlu doğal mineralli suları içmelerini tavsiye ediyoruz.
Kalsiyum denilince genelde ilk akla gelen süt, peynir vs olur ama pekmez, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve kuruyemişler de iyi kalsiyum kaynaklarıdır.

Kalsiyum alımını ve kullanımını neler etkiler?
Yüksek protein alımına dikkat etmelisiniz. Sağlıklı bireylerde önerilen günlük protein alımı 1 kg’dır çünkü diyetle yüksek protein alımı, idrarla kalsiyum atımını artırır. Bununla birlikte proteinin artık ürünleri (üre, ürikasit) idrar ph’ını etkilerler. Bu nedenle ph değeri yüksek, sodyum oranı düşük ve doğal mineralli su içmelisiniz. Aşırı tuz alımı da kalsiyumun idrarla atımını arttırır. Bu nedenle yüksek sodyum içeren yiyeceklerden uzak durmalısınız.

Alkollü içeceklerden ve kafeinden uzak durmalısınız. Alkol kalsiyum emilimini engeller, kafein ise idrarla kalsiyum atımını artırır. Ayrıca kafein ve alkol vücut suyunun kaybedilmesine neden olur. Eğer alkol ve kafeinli içecekler tüketiyorsanız hem vücut suyunuzu korumak hem de kalsiyum kaybınızı gidermek için PH değeri ve kalsiyum düzeyi yüksek, doğal mineralli su tüketmenizde fayda var.

Kemik kitlenizi korumak ve hatta arttırmak, yaşam boyu olduğu gibi bu dönemde özellikle önemli. Sporu yaşamınızın bir parçası haline getirmeniz işte bu yüzden çok ama çok gerekli.

Egzersiz sırasında ve sonrasında mineral kayıplarınızı gidermek ve oluşan asidik ortamı ortadan kaldırmak için de önerimiz ph değeri yüksek doğal mineralli su.

İyilikle,

Diyetisyen Özlem Uyanık Ökesli



1 Mart 2017 Çarşamba

HEMODİYALİZ VE BESLENME

Bazen, herkesin her zaman yapabildiklerini yapamadan hayatımızı sürdürmek zorunda kalabiliriz. Bazen pek çok alışkanlığımızdan, günlük rutinimizden ve hatta onlarsız yaşayamayız zannettiğimiz şeylerden vazgeçmek zorunda kalabiliriz. Bazen sağlıklı bir yaşam sürebilmek için her zamankinden daha fazla çaba göstermek, daha özenli olmak, attığımız her adıma daha çok dikkat etmek zorunda kalabiliriz.


























Yine de bütün bunlar hayattan keyif almamıza, her şeyi yoluna koymamıza, oyunun kuralını yeniden yazıp hayatımızı buna göre organize etmemize engel değil.
Hemodiyaliz sürecinde de başlangıçta bazı sıkıntılar ve alışma sorunu yaşasanız bile bu yazıdaki beslenme önerilerimiz sayesinde süreci çok daha sağlıklı geçirmeniz mümkün olur.

Hemodiyalizde beslenme neden çok önemli?
Doğru beslenme ile hastalığın ilerlemesi durdurulabilir ve oluşabilecek komplikasyonlar önlenebilir. Bu nedenle de beslenme biçimi hemodiyaliz sürecinde çok önemlidir ve hatta tedavinin bir parçasıdır.

Hemodiyaliz hastalarında beslenme tedavisinin amacı nedir?

·       Hastanın beslenme durumunu düzeltmek ve/veya korumak
·       Üre ve kreatinin düzeylerini düşürmek ve yükselmesini engellemek
·       İştahsızlığı önlemek
·       Aşırı sıvı alımını önlemek
·       Kusma ve diyareye bağlı sıvı ve elektrolit kayıplarını kontrol altına almak
·       Hipertansiyon ve kemik ağrılarını önlemek
·       İdeal ağırlığı korumak
·       Özellikle hemodiyaliz hastalarında sıklıkla görülen kan yağlarında yükselmeyi önlemek
·       Diyabeti olan hemodiyaliz hastalarının kan şekerini istenilen seviyede tutmak
·       Kalsiyum ve fosfor dengesini koruyarak kemik ağrılarının oluşumunu ve kemiklerde ortaya çıkabilecek fonksiyon bozukluklarını önlemek
·       Kandaki potasyum değerini istenilen düzeyde tutmak

Diyaliz hastalarının protein ve enerji alımı nasıl olmalı?
 
Diyaliz hastaları normal sağlıklı bireyler kadar günlük kalori almalı (35 kcal/kg/gün). Bu miktarda enerji, hastanın kilo alıp vermesini stabilize eder. Hemodiyaliz hastalarında protein alımı çok önemli. Hasta, diyalize başlamadan önce kısıtlı protein alıyorsa bile diyalize girmeye başladıktan mutlaka yeterli miktarda protein almaya dikkat etmeli.  Hemodiyaliz sırasında protein yıkımı bir miktar artıyor ve proteinlerin yapıtaşları olan aminoasitler önemli ölçüde kayba uğruyor. Hastalardaki protein yetersizliği, beslenme bozukluğuna ve sonuçta da çeşitli infeksiyonlara karşı vücut direncinde azalmaya sebep oluyor. Hastaların yeteri kadar protein alması ve hatta proteinin büyük kısmını da yağsız et ve yumurta gibi yüksek biyolojik değerli protein kaynaklarından alması çok önem taşıyor.

Diyaliz hastalarının potasyum alımı nasıl olmalı?
 
Potasyum, yiyeceklerde bulunan önemli bir mineral. Kasların ve kalbin çalışmasına yardımcı oluyor. Potasyumun kanda yüksek oranda bulunması tehlikeli. Bu nedenle diyaliz hastaları için yüksek potasyum içeren yiyeceklerin sınırlandırılması büyük önem taşıyor. Sebze ve kuru baklagiller içeren yemekleri yaparken bir kez haşlamak ve sonra haşlama suyunu dökmek önemli çünkü böylece yiyeceklerdeki potasyum azaltılmış oluyor.

Potasyum içeren yiyecekler

·       Ispanak, semizotu, pazı, enginar, asma yaprağı, karalahana, patates, havuç, mantar gibi sebzeler...
·       Muz, kavun, kayısı, kivi, böğürtlen, kuru meyveler (kuru kayısı, kuru incir, kuru üzüm, kayısı pestili, hurma, kuru erik vb) gibi meyveler ve bu meyvelerden yapılan kompostolar...
·       Çikolata, kahve, kakao, neskafe, pekmez...
·       Barbunya, kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur...
·       Kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, badem, fındık, antepfıstığı, yer fıstığı gibi çerezler...

Diyaliz hastalarının fosfor alımı nasıl olmalı?
 
Fosfor, özellikle proteinden zengin besinler olmak üzere besinlerin çoğunda bulunan bir mineral. Kanda fosforun yüksek seyretmesine bağlı olarak kemik ağrılarına, kaşıntıya ya da uzun dönemde kemik kırılmalarına ve eğrilmelerine neden olabiliyor. Hemodiyaliz sürecindeki diyette aşırı potasyum içeren besinlerin sınırlandırılması gibi yüksek miktarda fosfor içiren besinlerin de sınırlandırılması büyük önem taşıyor.

Fosfor içeren besinler

·       Süt, peynir, yoğurt gibi süt ve ürünleri (özellikle kaşar peyniri ve süt tozu)...
·       Çikolata, kahve, kakao, neskafe...
·       Barbunya, kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur...
·       Kabak çekirdeği, ayçiçeği çekirdeği, badem, fındık, antepfıstığı, yer fıstığı...

Diyaliz seansları arası kilo kontrolü
 

Diyaliz hastalarında sıvı kontrolü önemli. Diyalize giren hastaların çoğunun hiç idrarı olmadığından, içilen su ve diğer içeceklerle besinlerdeki sıvı vücutta birikir. Bu nedenle de iki diyaliz arasında 1,5-2 kg üzerinde kilo almamaya dikkat edilmeli. Seanslar arası ağırlık artışı değerlendirirken, diyetle kullanılan tuz miktarı da ele alınmalı. Fazla tuz alımı, hastanın tansiyonunun yükselmesine, fazla susamasına ve bunun sonucunda da fazla su içmesine neden olur. 4 saatlik bir hemodiyaliz seansında 2,5 litreden fazla sıvı çekiliyorsa (UF yapılıyorsa), seans sırasında kramplar ve hipotansiyon atağı denen tansiyon düşmesi ortaya çıkar. Yani vücuttaki fazla suyu çekmek zorlaşır. O seansta çekilemeyen fazla su, vücutta birikir ve sonraki seansa kalır. Bir dahaki seans gününe dek yeni alınan ağırlık artışı da eklenir ve sıvı birikimi vücutta kalıcı hale gelir. Bu durumda kalıcı hipertansiyon gelişir ve kalbin üzerinde fazla suyun oluşturduğu yük sürekli olur.

Tuz içeriği yüksek olan yiyecekler 

·       Hazır konserveler ve dondurulmuş yiyecekler
·       Pastırma, salam, sosis gibi işlenmiş etler
·       Cips ve kraker gibi yiyecekler
·       Hazır çorbalar ve et/tavuk bulyonlar
·       Ev yapımı veya hazır salçalar

Sıvı tüketimini azaltmak için öneriler

·       Sabah kalkınca, o gün içeceğiniz ölçülü suyu bir kaba doldurun ve gün boyunca aynı kabı kullanın.
·       Buzdolabının kapağına bir kağıt yapıştırıp her su içişinizi ve miktarınızı yazın ki ne
·       kadar su içtiğinizi bilin.
·       Her tür sıvıyı küçük bir bardakta için.
·       Tuz içeriği fazla gıdalardan uzak durun.
·       Yemekler arasında diyetisyenin izin verdiği meyvelerden yiyin.
·       Ağız kuruluğuna karşı, ince kesilmiş limon kabuğu çiğneyin.
·       İlaçları yemek sırasında içtiğiniz su ile için.
·       Mümkün olduğunca oyalayıcı işler yapın.
·       Ağzınızda suyu çalkalayın fakat içmeyin.
·       Sakız çiğneyin.
·       Kışın ağız kuruluğunu önlemek için kalorifer peteklerinin üzerine bir kap su koyun.
·       Bu süreç öncesindeki yaşamınızda evde su içtiğiniz alanlar genelde hep aynı yerler ise oralardan mümkün olduğunca uzak durun ki su içme refleksiniz tetiklenmesin.

YAĞLAR VE KOLESTEROL
  • Diyetimizde tercih etmemiz gereken yağ çeşidi sıvı yağlar olmalı. Hayvansal ve katı yağlar kolesterolün yükselmesine, kalp damar problemlerinin ortaya çıkmasına ve fazla kilo alımına neden olur. 

·       Tereyağı, kuyruk yağı ve katı yağlardan uzak durun. 
·       Et yemeklerinizi pişirirken içine yağ eklemeyin.
·       Kızartma ve kavurmalardan uzak durun.
·       Tavuk etinin derisini ve kırımızı etin görünen yağlarını temizleyin.
·       Sakatatlar ve salam, sosis, sucuk gibi yiyeceklerden uzak durun.
·       İçeriği bilinmeyen yiyecekleri tüketmeyin.
·       Süt, yoğurt ve peynirin tam yağlı olanlarını tüketmeyin.